- Genetik hastalıklar ve Gebelikte genetik bozukluklar
- Embriyoda Genetik Hastalıklar Araştırılması
- Vücudumuzdaki tüm hücrelerin özel bir genetik şifre içerdiğini ve bu şifrenin her bireyde birbirinden farklı özellikler taşıdığını biliyoruz. Hücrelerimizin tüm görevleri bu genetik şifreler tarafından planlanmaktadır. Genetik şifredeki küçük değişiklikler(genelde olumsuz olan değişiklikler) bazen telafisi olanaksız eksikliklere veya hasarlara yol açarak genetik hastalıkların oluşmasına sebep olmaktadır. Son yıllara kadar bu tip hastalıkların tanısı sadece klinik olarak tanımlanabilmekteydi. Genetik bilimindeki gelişmeler ve genetik şifrelerin çözülmesine yönelik çalışmalar sayesinde bu hastalıkların tanısı gen düzeyinde konulabilmektedir. FISH ve PCR( ve birçok yeni genetik tanı yöntemleri) adı verilen yöntemler ile hastalığa sebep olan genetik değişiklikler belirlenebilmektedir. Ancak bu zahmetli ve zaman alıcı yöntemler günümüzde yerini çok daha hızlı ve güvenilir sonuç veren cihazlara bırakmıştır.
İnceleme nasıl yapılmaktadır?
Genetik incelemelerde bireyden alınan kan örneğindeki hücreler toplanarak içlerinde yer alan genetik materyal bir araya getirilir ve genetik incelemenin hatasız yapılabilmesini sağlayacak miktarda materyal sağlanabilmesi amacı ile DNA özel yöntemlerle çoğaltılır. Sequencer PCR teknolojisi ile, çoğaltılan DNA üzerindeki gen dizileri tek tek tanımlanarak olası değişiklikler veya bozukluklar belirlenir. Bu incelemeler hastalıkların tanısının konulmasını sağladığı gibi hastalık riski taşıyan bazı bireylerin tanımlanmasında da yardımcı olmaktadır. Örneğin bu yöntem ile myotonik distrofi veya kistik fibrozis gibi çocukluk döneminde ortaya çıkan ve ciddi sağlık problemlerine yol açan hastalıkların tanısı konulabilir. Diğer taraftan ailesinde meme kanseri veya kalın barsak kanseri gözlenen bireylerde aileden aktarılan meme veya barsak kanseri riski belirlenebilmektedir.
Hangi hastalıklar incelenebilir?
Bu teknik ile çok sayıda hastalık belirlenebilmektedir. Bu hastalıklar şu şekilde sıralanabilir:
1. Genetik hastalıklar:
1. Alzheimer
2. Doğumsal işitme kaybı
3. Akondroplazi
4. Kistik fibrozis
5. Myotonik distrofi
6. Talasemi (Akdeniz anemisi)
7. Frajil X sendromu
8. Alfa-1 antitripsin eksikliği
9. Hemakromatozis
10. Huntington hastalığı
11. Orak hücreli anemi
12. Spinal muskuler atrofi
13. Konjenital adrenal hiperplazi
2. Kalp damar sistemi hastalıkları
1. Faktör V ve protrombin eksikliği
2. Faktör VIII eksikliği
3. Leiden faktör V mutasyonu
3. Osteoporoz
1. Vitamin D reseptörü
4. Babalık testi ve adli tıp uygulamaları
5. Enfeksiyon hastalıkları
1. HBV ve HCV DNA tayini
2. CMV, EBV, HPV, HSV, HIV DNA tayini
Bu yöntem ile kanser hastalıklarına yatkınlık sağlayan bireylerinde tanımlanmasını sağlamaktadır. İncelemesi yapılan kanser tipleri ise şu şekilde sıralanabilir:
1. Meme kanseri
2. Mesane kanseri
3. Prostat kanseri
4. Retinoblastom
5. Lenfoma ve lösemi
Sequencer PCR cihazının belki de en önemli özelliği bütün bu incelemelerin tek bir hücre ile elde edilebilmesini sağlamasıdır. Tek hücrede genetik analiz çok büyük imkanları beraberinde getirmektedir. Bu sayede laboratuar şartlarında elde edilen bir embriyodan alınan bir hücrenin incelenmesi ve bu hücreyi barındıran embriyonun genetik yapısının veya taşıdığı hastalıkların belirlenmesi mümkün olmaktadır.
Bu teknik ile çok farklı imkanlarda elde edilebilmektedir. Örneğin Akdeniz anemisi hastası olan bir çocukları olan ebeveyn sağlıklı bir çocuk sahibi olmak istediklerinde tüp bebek yöntemi ile elde edilmiş, embriyolardan alınan birer hücre incelemeye tabi tutulmuş, Akdeniz anemisi hastalığı taşımayan embriyolar belirlenmiştir Ayrıca belirlenen sağlıklı embriyolarda HLA doku tiplendirmesi yapılarak doğumdan sonra hasta kardeşine kemik iliği nakli yapılmasına imkan tanıyacak benzer doku özellikleri taşıyan embriyolar anne rahmine yerleştirilerek hem çifte sağlıklı bir bebek sahibi olma imkanı tanınmış, hem de hasta çocuklarına bir tedavi imkanı sağlanmıştır. Bu yöntem artık ülkemiz insanları için de büyük bir fırsat yaratacaktır.
Anne veya baba adayından kaynaklanabilecek genetik problemlerin embriyoya yansıması, transfer öncesi gerçekleştirilecek “preimplantasyon genetik tanı”(PGD,PGS) uygulamaları ile tanımlanabilmektedir. Bu uygulamada, embriyonun bir hücresi gelişiminin 3. gününde(bazende 5. günde biyopsi alınıp embryo dondurulup transfer daha sonra yapılmaktadır) alınmakta ve genetik olarak incelenmektedir. Tecrübeli eller tarafından gerçekleştirilen embriyo biyopsisi sonrasında embriyo eksik hücreyi hemen telafi ederek büyümesine hiçbir zarar görmeden devam etmektedir. İncelen hücre embriyonun genetik bir problem taşıyıp taşımadığını göstermekte ve hastaya sadece genetik olarak normal bulunan embriyolar transfer edilmektedir.
Preimplantasyon genetik tanı uygulamaları:
• İleri yaş grubundaki kadınlarda (>37 yaş)
• Tekrarlayan erken gebelik kayıpları (düşükleri) olan çiftlerde
• Tekrarlayan yardımcı üreme teknikleri tedavilerinde gebelik elde edilememiş veya düşüklerle gebeliklerini kaybeden çiftlerde
• Genetik veya kalıtsal bir hastalık taşıyıcılığı bulunan çiftlerde
• Daha önce anomalili bir doğum ya da düşükleri olan çiftlerde
• Yumurta veya spermlerde özel bazı şekilsel anomaliler gözlenen çiftlerde gerçekleştirilmekte ve implantasyon şansının arttırılması hedeflenmektedir. - Günümüzde tüp bebek başarısını artırmak için kromozom sayısı normal embriyo bulabilmek için rutin olarak uygulayan merkezler vardır.Hayati önemde hastalıkların dışında sadece kromozom için(Tüp bebek şansını artırmak için) genetik tarama yapılması benim çok önerdiğim bir durum değildir.Çünki Anöploid dediğimiz( kromozom sayısı fazla ya da eksik olan) embryo, tamir ya da tedavi edilmediği için imha edilmektedir.Bu embryolarda bazen mozaik dediğimiz durumlar olabildiği için bozuk denilen embryo ile sağlıklı gebelikler olabilmektedir.
Tags: genetik hastalıklar